top of page
uzmpskmujganpekcet

Yalnız Kalma Korkusu: Otofobi - Monofobi Nedir?

Güncelleme tarihi: 23 Tem 2024




Otofobi yalnız kalmaktan fobi derecesinde korkmaya verilen isimdir. Kökeni Antik Yunancaya dayanan oto “kendi” kelimesiyle, korku tanrısı Phobos’un isminden gelen patolojik korku anlamına gelen fobi kelimesinin birleşiminden oluşmuştur. Monofobideki mono ise Yunanca "tek", "yalnız", "bir" anlamını taşır. Otofobi ve monofobi kendiyle kalmaktan korkmayı ifade eder. Otofobi / monofobi yaşayan kişi ayrıca yalnız bırakılacağına, terk edileceğine, tecrit edileceğine dair yoğun korkular geliştirebilir. Bu korkunun derecesine göre kişi kısa bir zaman için dahi olsa yalnız kalmasını gerektirebilecek günlük aktiviteleri dahi yapamayacak hale gelebilir. 


Yalnız kalma deneyiminin oldukça olumsuz, korku verici, yıkıcı bir deneyim olarak algılanmasının gelişim dönemindeki ihtiyaçlarla ilişkili olduğundan bahseder Psikanalist Winnicott. Ona göre yalnız kalabilmenin olumlu olarak algılanması, yalnız kalabilme yetisinin varlığı ve gelişimiyle mümkün olur. Yalnız kalabilmeyi, duygusal dünyadaki olgunluk olarak görür. Yalnız kalabilme yetisi, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde zamanla edinilen ve geliştirilen bir yetidir. 



Yalnız Kalabilme Yetisi Nasıl Gelişir ?


Yalnız kalma deneyiminin iyi bir deneyim olarak hissedilmesi bakım verenin eşliğinde yalnız kalabilmekle mümkün olur. Çocuk kendi başınadır, çünkü kendi deneyimi ile meşguldur; aynı zamanda çocuk bakım vereniyle annesiyledir çünkü annesi hemen oradadır ulaşılabilirdir ve çocuğun kendi başına olma deneyimini bölmez. Burada, bebek ya da çocuk için yine Winnicott’un kavramıyla mükemmel tam bir şekilde çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmak yerine “yeterince iyi anne” olmak yeterlidir. Bu birliktelik içindeki yalnızlık deneyimi, bebeğin çocuğun henüz olgunlaşmamış egosuna annesinden aldığı ego desteğiyle gelişimin ilk zamanlarında oluşur. Zamanla bu his içselleştirilir. Yetişkinliğe doğru büyüyen bebeğin çocuğun sonraki deneyimlerinde iyi anne imgesi içselleştirildiği için gerçekten somut biri olmasına ihtiyaç duymaz. Yalnızlık ihtiyaçların karşılanabildiği güvenli bir yer olarak hissedilir. Kişi kendi içinde oluşan olumlu sakin iç nesne temsilleriyle, kendiyle kalabilir o an nerede olursa olsun onu kendinde taşır. Ona ulaşabilir. Aksi takdirde yalnız kalmak bilinmez ve korkutucu bir deneyime dönüşebilir. Dolayısıyla aynı bir bebeğin deneyiminde olabildiği gibi, yetişkinlikteki bir kişide de yalnız kaldığında kendini doyuramayacağı sanrısına böylece varlığını sürdüremeyeceğine dair bir inanç gelişir. Sanki kişinin varoluşu kesintisiz birinin var oluşunda mümkündür, tıpkı bebekliğindeki gibi.


Elbette, yerleşen bu olumsuz deneyimlerin telafisi vardır. Yalnız kalma kapasitesini genişletmek kendi üzerimizde çalışmak ve bu korkuyu onarmak mümkündür. Güvenebileceğimiz ortamların insanların olması ve onları zihinde tutabilmek, onlara ulaşabileceğimizi bilmek, kendimizi de olumlu algılamak yolunda atılan adımlar bu korkunun üstesinden gelmek açısından önemlidir.

Yaratıcılığın ortaya çıkabilmesi için yalnız kalabilmek kilit rol oynar. Yetişkinlikte ötekine, başkalarına ihtiyaç duyduğumuz kadar yalnız kalmaya da ihtiyaç duyarız. Bireysel yaratıcılığın en çok ortaya çıkabildiği zaman kendimizle yalnız kaldığımız zamanlardır. Yazarız, çizeriz, okuruz, izleriz. Bazen arkadaşlarımızla ailemizle bir grupla birlikte yaptığımız bir aktivitede de kendi dünyamızda kalabilir ve kendimize dair yerleri düşünebiliriz.


Psikoterapi seanslarında da, hem birliktelik hem de yalnızlık vardır. Dört duvar arasındaki alanda kişinin zihni ve ötekinin zihni ordadır. Ötekinin zihni orda ve ulaşılabilirdir. Kişi ötekinin zihninin varlığında var olarak, kendi olmayı kendi zihniyle kalabilmeyi olumlar.  O halde zamanla seanslarda sessizliğe dayanabilmek, kendi başına olma kapasitesindeki genişlemeyi gösterir. Zamanla çok korktuğu yalnızlıktan keyif almaya başlar …




Müjgan Pekçetin

Klinik Psikolog







178 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
m konuş
m konuş
Jul 09, 2024

Kendine katlanamaz insan

Nietsche

Yalnızlık Allaha mahsustur

Halk söylemi

Yalnızlık katlanılır bir durum değildir insan için, zordur, o yüzden onu yalnızca Allaha atfeder,

Yalnız kaldığında egosuyla düşünceleriyle endişeleriyle, başbaşadır insan, başa çıkamaz mutsuzluk verir o yüzden düşüncesinden endişesinden kurtulacağı farklı bir ortam arar kendinden kaçar

Like
bottom of page