Acil Durumda Jane'i Ara Filmi (Call Jane) Phyllis Nagy yönetmenliğinde çekilen, toplumda kürtaj meselesine vurgu yapan 2022 yapımı bir Amerikan filmidir. Filmi biraz özetleyerek, sahnelere değinerek film yorumu, film okuması yapmaya çalışacağım.
Joy 60’ların sonunda Amerika’da yaşayan ikinci çocuğuna hamile olan varlıklı bir kadındır. Bir gün baygınlık geçirip doktora gitmesiyle hamile oluşunun kalp yetmezliğine yol açtığı anlaşılır. Doktoru hamile olmamanın sorunun ortadan kalkmasının tek yolu olduğunu söyler. O zamanların Amerika’sında kürtaj yasal değildir. Joy’un bu durumu sağlık kuruluna sorulur. Üyelerin tümü erkektir. Tüm kurul üyeleri bir masanın etrafına oturmuş Joy için karar vermektedir. Sahne adeta kadın hayatının kadın cinselliğinin erkekler tarafından nasıl belirlendiğini anlatır. Joy, “hala yapmak istediğim çok şey var” dese de kurul Joy’un durumunu “fazla” riskli bulmaz ve kürtaja izin verilmez.
Joy bu durumda tanınan bir ceza avukatı olan kocasından yardım ister, ancak kocası kurallara karşı gelmeyeceğini açıklar. Joy eşinin bu konuşmasından sonra tek başına kalır ve yollar aramaya başlar. Önce bebeği düşürmeye çalışır. Bu hamleler sonuç vermez ve çok çaresiz ve yalnız hissettiği bir zaman Jane ile tanışır. “Jane” bir kişi değil, kadınlara yardım grubudur. Gizlice geldiği bu yerde Jane, çok korksa da kürtaj olur. Sonrasında kendini bir kadın topluluğunda bulan Joy onların davetiyle toplantılara gitmeye, onlara katılmaya başlar. Joy sıkıcı hayatına yeni değerler katmak ve önemli olmak istemektedir.
joy, önce kürtaj olacak kadınları tıpkı bir terapist gibi sakinleştirme görevini üstlenir, sonrasında ise kürtaj yapmayı öğrenmek ister. Doktorun Joy’a iyi bir hemşire olabilirdin demesi üzerine, iyi bir doktor olabilirdim dediği sahne dikkat çekicidir. Bu sahnede bir kadının değerinin, özellikle de kamusal alandaki görevlerinin yardımcı görevler olmasını, erkeğin gölgesinde kalışını görürüz. Kadın kamusal alanda ikincilleştirilir.
Bir sahnede, kadın oluşlarının üzerine siyahi olmalarıyla tecavüze uğrayan olmalarıyla toplumda daha üst bir dezavantaj yaşadıklarına şahit oluruz. Kürtaj için verecek paraları olmayan psikolojisi bozulan bu kadınlara ücretsiz destek vermek için, onların arasından birini seçmeye çalışırlar ancak bu imkansızdır, hepsi önceliktir.
Filmdeki erkek nasıl doktor olmadan kürtaj yapıyorsa, Joy da daha çok ücretsiz kürtaj yapılması için kürtaj yapabilmeyi öğrenmek ister. Öncelikle grubun lideri Joy’a izin vermek istemez ancak sonra uzun süredir doktor rolündeki tek erkek olan ve çok para isteyen kişiyi gruptan kovar ve Joy tüm operasyonları üstlenmiş olur. Bu arada evde eşine ve kızına da resim derslerine katıldığını söyler.
Call Jane, Amerika’nın mevcut gündemiyle yakından ilgili bir film. “Kürtaj meselesi”nin de pek çok meseleye dokunan bir tarafı var. 2022’de, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi 1973’te kürtajı anayasal hak korumasına alan Roe-Wide kararını iptal etti.
Roe-Wide kararı nedir ve kararın süreci nasıl olmuştur?
Jane Roe 1969 yılında üçüncü kez doğum yapmak istemeyen, kürtaj olmak isteyen 22 yaşında bekar işsiz bir genç kızdı. O dönem kürtajı yasaklayan Teksas eyaleti yasasını uygulayacak savcının ismi ise Henry Wide idi. Takma isimli Jane Roe, bu kişiye dava açtı. Teksas yasasının muğlak olduğunu ve kişisel mahremiyet hakkının ihlal edildiğini söyledi. O zamanlar 4 eyalette kürtaj yasaldı, diğer 16 eyalette belli koşullar olduğunda kürtajın yapılmasına izin veriliyordu, 30 eyalette ise yasaktı. Anayasa mahkemesinin kararı tüm eyaletlerdeki kararları belirleyecek ve eğer Roe davayı kazanırsa tüm ABD’de kürtaj anayasal bir hak olarak ilan edilecekti. Nitekim bu gerçekleşti ve tüm Amerika’da kürtaj anayasal bir hak oldu. Filmin adında “Jane” isminin geçmesinin sebebinin de bu dava açan kişiye atfen olduğunu anlıyoruz. Jane davayı açarak ve kazanarak kadınların kaderini değiştirdi.
Kamuoyunda kürtaj tartışmasının politik yansımasında iki grup var ve kendilerine tercih yanlısı (pro-choice) veya yaşam yanlısı (pro-life) diyorlar. Tercih yanlısı olanlar kürtajın kişiye ait mahrem bir mesele olduğunu ve kararı yalnızca annenin verebileceğini savunurken, yaşam yanlısı olanlar bebeğin ana rahmine düştüğü ilk anda kişi olduğunu ve yaşam hakkı olduğunu savunuyorlar böylece anneden annenin yaşamından ve dış koşullardan çok bebeğe odaklanıyorlar.
Tercih yanlısı olan grubun ilk esintileri Margaret Sanger adındaki bir kadına dayanıyor. Margaret Sanger Amerika’da 1916’da ilk kürtaj kliniğini açan, ilk kez doğum kontrol terimini kullanan, doğum kontrol birliği’ni (American Birth Control League) kuran bir hemşire. Halkı bilinçlendirmek adına bir sürü makaleler yazan, bu tutumuyla yasalara ve kiliseye karşı çıkarak kadınların çocuk sahibi olup olmamalarının kendi kararları olduğunu beyan eden bir kadın.
“Kürtaj meselesi”nin politik tarihine geri dönelim. Amerika’da kürtajın 1973’te yasal olmasıyla birlikte, kürtaj dünyada Avrupa ülkelerinde de feminist hareketin sahneye çıkması ve etkisiyle anayasal bir hak olarak ilan edilmeye başladı. Örneğin; Avrupa’da kürtaj 1975’te Fransa’da, 1978’de İtalya’da, yasal oldu. Türkiye’de ise kürtaj 1983’te yasal olmuş.
Kürtaj konusu etrafında kadınların hayatını, yaşadıkları zorlukları gösteren filmlerden, bu sefer Fransız sinemasından bir başka örnekten bahsedeceğim. Bebeği doğurmak istemeyen bir kadının hayatını, Call Jane filminden bir sene önce yapılan 2021 Fransa yapımı “L'evénement”, ingilizce çevirisiyle "Happening" Türkçe adıyla "Kürtaj" filminde bulabiliriz. Lübnan asıllı Fransız Audrey Diwan, filmin yönetmenliğini yapmıştır. Film, Fransa’da kürtajın yasa dışı olduğu zamanları anlatmıştır. Bu filmde ise başarılı, hayalleri olan bir kız öğrencinin hamile kaldığını öğrendikten sonra olanları anlatır. Yaşadığı olayı çevresine anlatamamakta, anlattığında dışlanmakta ve sonunda tek başına çareler aramaktadır. İstemediği çocuk onun adeta tüm hayallerini eğitim hayatını olmak istediği kişiyi mahvedecektir. Call Jane filminde olduğu gibi merdiven altı kürtaj kliniklerinin kapısını çalar. Ölümü pahasına bebekten kurtulmayı göze alır. Yaşadıkları ülkeleri farklı olsa da, hayatın başka noktalarında olsalar da kadınların yaşadığı zorluklar benzerdir. Kadınlar için kürtajın anayasal hak olmasının önemini gözler önüne serer.
4 yıl önce fikirleriyle 200 yaşında olan Karl Marx’ın dostu sosyolojinin öncülerinden Friedrich Engels’i anmadan geçmeyelim. Marx Engel “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitabında antropolojik bir çalışma bir karşılaştırma yapar. Özel Mülk kavramının çıkmasıyla; miras hukuku, tek eşlilik ve aile kavramlarının ortaya çıkışına değiniyor. Mirasın kime kalacağı belli olmalıydı. Tarihte kadın cinselliğinin kontrolü ailenin, soyun ve mülkün korunması için “gerekli” olmuştur. Tarihte, kadın cinselliğine şeytani vasıflar yüklenmiştir. Buna dair aykırı yönetmen Lars Von Trier’in 2009 yapımı Anti-Christ, Türkçe’deki ismiyle “Deccal” filmini örnek verebilirim. Kadın baştan çıkaran günaha sürükleyen, sadece var oluşuyla dahi günah vesilesi olan bu yüzden de lanetli kontrol edilmesi gereken bir varlık olmuştur.
Kadının Ev İçi Emeğinin Görünmezliği
Kamusal alanda olmadığı için görünmeyen ve bir karşılığı olmayan ev içi emekten bahsedebiliriz. Kamusal alandaki yani dışarıdaki emek, hem maddi anlamda bir karşılık bulur hem de sosyal anlamda saygınlık içerir. Kamusal alandaki emeğin tam bir karşılığı olmasa da en azından göründüğü için karşılık bulma ihtimali olur. Görünmeyen emeğin bu anlamda nasıl bir karşılığı olabilir? Bu ev içi emek ise yüzyıllardır kadına aittir.
Kadının ev ile evin işleri ve annelik ile olan ilişkisi tarih içerisinde kültürle adeta belirlenmiştir ve jenerasyondan jenerasyona akar. Antropolog Nancy Lindisfarne’nin Şam’da Raks kitabında yer alan Kaplumbağa öyküsü, bir kadının ev içi emek yaşantısı hakkında bize geniş bir perspektif sunar. Bir kadının evi ve ailesi ile olan ilişkisini anlatır. Kaplumbağalar evlerini sırtlarında taşır. Evleri onların her şeyi olur, dışarı çıkmak isterler hem de sahip oldukları tek şeyi bırakmak istemezler ve evlerinin ağırlığıyla yürüyüp giderler.
Filmdeki sahnelerde olduğu gibi sistem, kadın erkek arasındaki ilişkiyi, anne çocuk arasındaki ilişkiyi kadının evle ve dışarısıyla olan, erkeğin evle ve dışarısıyla olan ilişkisini belirliyor. Bir şeylerin işlemesini sağlıyor gibi görünse de bireyleri bu belirlenmiş ilişkilere hapsediyor. Bu hapsetme kişileri bireysel olarak hareketsiz, hatta çaresiz bırakıyor. Bu belirlenmişliğin çerçevesinde “Kürtaj meselesi” de kadına ait bireysel bir mesele olarak değil, toplumsal ve politik mesele olarak var oluyor …
Uzman Klinik Psikolog & Sosyolog Müjgan Pekçetin
insanın düşünsel evrimini, felsefe,edebiyat resimde klasizm romantizm modernizm postmodernizm olarak göstermiş her yeni akım bir öncekine tepki olarak ortay çıkmış
Modernizm, geleneksel normları sorgulayan ve yenilikçi düşünceleri teşvik eden bir akım olmasına rağmen, kürtajın serbestleşmesi bu dönemde hızlı bir şekilde gerçekleşmedi. bilim ve tıptaki gelişmeler kürtajın güvenliğini ve etkilerini daha iyi anlamaya başlamış olmasına rağmen, kürtajın serbestleşmesi daha geç bir döneme kaldı. Bunun temel nedenleri hem toplumsal hem de yasalaların değişmesindeki yavaşlıktır.
Birçok toplumda, dini ve ahlaki değerler yüzyıllar boyunca toplumsal normları ve yasaları etkilemiştir bu da kürtajın yasaklanması veya kısıtlanmasında etkili olmuştur.. Geleneksel cinsiyet rolleri ve kadınların toplumsal konumları,erkek egemen toplum, kürtajın kabul edilmesini zorlaştırmıştır. Kürtajın yasallaşması, hukuki süreçlerin yavaşlığı ve siyasi kaygılar nedeniyle gecikmiştir., kürtaj yasalarının değişmesi ancak…