top of page
uzmpskmujganpekcet

Güvenli Bir Yer (Sigurno Mjesto, Safe Place) - 2022 Film Analizi

Güncelleme tarihi: 12 Tem 2024




“Güvenli Bir Yer” filmi intihar teşebbüsünde bulunan genç bir adamın ve ailesinin 24 saat boyunca yaşadıklarını anlatıyor.


2022 Hırvatistan yapımı Film, otobiyografik bir anlatı. Ülkemizde de Başka Sinema aracılığıyla bizlerle buluşan şimdilerin vizyon filmi. Hırvat Yönetmen Juraj Lerotic, bu filmi hem yazıyor hem yönetiyor hem de filmde oynuyor. Bu ilk filmiyle Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri’ni kazanıyor. Locarno Uluslararası Film Festivali'nde En iyi Erkek Oyuncu ödülünü ise intihar eden kardeş rolündeki Goran Marković alıyor.


Filmin ilk sahnesi … Sokağın huzurunu hissediyor seyirci. Hayatın normal akışı, çocukların oynaması ... Ve birden tüm gücüyle koşan bir adam görüyoruz. Film, ağabeyin kardeşini intihar girişimi sonrasında kurtarmasıyla başlıyor. Filmin başlarında otobiyografik bir anlatı olduğunu, filmin ilk sahnelerinde ağabeyin kardeşine “filmde isimleri gerçek haliyle koyacağım” demesinden anlayabiliyoruz.


Filmin sinematografisi gerçekçi bir anlatı ortaya koymaktadır. Anlar çok gerçekçidir. Ordan oraya akmaz sahne. Sahnenin içinde seyirci de kalır. Seyirci de düşünür; Damir için güvenli bir yer neresi?


Hastane koridorları, orada beklemek... Nerde olduğunu bilmedikleri ve her an canına kıyma ihtimali olan sevdiklerine bir an önce kavuşma ve onu güvende (intihar girişiminde bulunmayacağı) bir yere getirmek.


Ama Bu "Güvenli Yer" neresi?


Güvenli bir yer hem reel gerçek bir yer hem de Damir için içsel olarak rahat edebileceği bir yerdir. Çünkü; Damir'in kafası çok karışıktır. Yalnız kalamayacak durumdadır. Düşüncelerle ve bu düşüncelerin ona söyledikleriyle hareket etmeye başlamıştır filmden anladığımız. İntiharı düşünmekte, düşlemektedir. Bir sahnede kendi düşündüğünü sanki ağabeyi düşünüyor, sanki o intihar edecek gibi "yapma" "yapma" dediğini duyarız.


Bir kardeş ilişkisi izleriz aynı zamanda. Bir ağabeyin sevgisi. Kardeşini takibi, kardeşine koşması. Onun için kendini sakinleştirmesi, kardeşini anlamaya çalışması... Annesiyle birlikte kardeşine güvenli bir yer bulmak için iş birliği yapması ..


Damir, hastanede kaldıkça anlaşılmamaya devam edecektir. Üstten yaklaşan, neden intihar ettiğini anlayamayan kafası oldukça karışık biri için kafasının karışmasına acısının yoğunlaşmasına etki eden bir yer gibi olmuştur orası. Damir, hastaneden kaçıp ailesinin yanına gelir. Korkmuştur. Güvenli bir yer olarak evde tutmaya çalışırlar Damir’i. Annesi doktorun verdiği ilaçlarının isimlerini almıştır. Maalesef, Damir’in durumu tek başlarına ailenin yönetebileceği bir durum değildir bir sistem gereklidir.


Annenin Damir’in ilk hastaneye yattığı zamanlar durumunu anlamak için doktorla görüşme sahnesi çarpıcıdır. Doktor, tedaviyi anlamaya çalışan anneye “tuhafsınız” der. Anne ise bu kadar kısa bir görüşmede nasıl tuhaf olduğuna karar verildiğini sorgular. Bu sahne, sistemin bilinemeyeceğinin ve sorgulanamayacağının aksi takdirde bir damgalamanın geleceğinin somut bir sahnesidir adeta.


Kayıp biriminde çalışan polis memuru her ne kadar “benim de çocuğum var” diyerek onları anladığını göstermeye çalışsa da, sistemin bir parçası olduğunun sembolü olarak kafasını bilgisayardan kaldırmadan ve onların gözlerine bakmadan bu cümleyi söylemektedir.


Hastanelerin soğuk gri rengini yansıtmış filminde. Yapının çevrelediği sistemde insanlarda da aynı griliği ve soğukluğu hissediyoruz. Bir sistem eleştirisi olarak kabul edeceğimiz "Tımarhane" kitabının yazarı Erving Goffman sağlık sektöründe hastayı insandışılaştırma tutumunu patolojik sosyal sistemdeki patolojik etkileşim olarak gözler önüne seren teorisyendir. Yine sistem eleştirisi ve hayatını Modernizm yapılarının, meta anlatıların eleştirisine adayan yapıbozumcu Deliliğin Tarihi, Cinselliğin Tarihi, Hapishane!nin Doğuşu kitaplarının yazarı Michel Foucault.


Klinik anlamda filmden yorumlayabileceğimiz anlayabileceğimiz şey, babasını kaybetmek kız arkadaşından ayrılmak gibi insan hayatında travmatik (ani ve yeni) yaşam olayları başından geçen bir adamın ağır depresyonu sonucu psikoz atağı geçirmesidir. Her yeni ve beklenmedik şey, ego adapte olana kadar travmatiktir. Zihin yaşanan şeyi, onu kendi süreğen akışına dahil etmeye çalışır. Ancak bu her zaman kolay olmaz. Ailenin çevrenin desteği, sistemin desteği çok önemlidir. Birbirini kendi içinde de destekleyen, iyileştirici ve kapsayıcı bir sistemin "iyileştiremeyeceği" iyi edemeyeceği bir unsur yoktur. Zihinsel bir hastalık, sadece biyolojik veya psikolojik değildir. Biopsikososyal bir meseledir, çözüm de bu bakış açısından gelir. Tabii filmde nedenlerden çok, yaşanan süreci gözler önüne sermek, anlarda kalmak ve hissettirmek var.


Yaşadığı zorluğu ve ortak noktalarımızı bize anlattığı ve filmleştirdiği için Juraj Lerotic’e teşekkür ediyoruz …




Müjgan Pekçetin

Klinik Psikolog - Sosyolog









673 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação
bottom of page